CHP’yi kahpe bir kumpasla ele geçirip Atatürkçü, milliyetçi ve vatanseverlerden temizleyen, yerlerine dinci, bölücü ve yıkıcıları getiren, AKAPE işbirlikçisi şerefsiz Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu hakkına harika bir yazı.
Gerçek CHPlilerin bir an önce Dersimli Kemal ve onun terörist şebekesini CHP’den temizlemeleri dileğiyle…
Deniz Kaçağan: Sömürgeciliğin geniş tezgâhı
Gündem — 14 Mar, 2015
20 Haziran 2014 tarihinde, Diyarbakır’da bölücülerin düzenlediği “2. Tigris Diyalogları” toplantısına katılan KILIÇDAROĞLU, 1930 CHP’sini eleştirme cüretinde bulundu.[1] Böylece, çözüm süreci adı altında bölücü AKP’nin, Büyük Ermenistan ve Büyük İsrail açılımına desteğe her zaman hazır olduğunu göstermiş oldu…
Peki; hurafeci ve bölücüler, 1930 CHP’sini neden eleştiriyorlar? Ne var 1930’da? ATATÜRK dönemi kötü müydü? Kim oluyor bunlar? Yoksa hurafeci, bölücü isyanlar bastırıldığından mı kaynaklanıyor bu kinleri?
SOROS’un TESEV derneğinin 183. Kurucu üyesi olan KILIÇDAROĞLU; genelbaşkan olmadan önce de, 10 Kasım 2009 tarihinde Onur ÖYMEN’in mecliste yaptığı konuşmayı Tunceli’de eleştirerek bölücü, hurafeci Seyit Rıza’yı savundu ve ATATÜRK dönemini katliamla suçladıydı. Yani anlayacağınız deşifre olalı çok oldu. KILIÇDAROĞLU, muhalefeti çelişkiye düşürüp AKP’yi devamlı iktidarda tutmak ve iktidarın bölücülüklerini meşrulaştırmak için proje gereği getirildi…
10 Kasım 2009 tarihinde Onur ÖYMEN’in mecliste yaptığı konuşmayı KILIÇDAROĞLU şöyle eleştirdi: “TBMM’de 10 Kasım oturumunda sayın Onur ÖYMEN, CHP adına konuşma yaptı. ÖYMEN konuşmasında Dersim isyanına vurgu yapması, PKK terör örgütü ile Dersim isyanı arasındaki bağlantıyı kurmak istemesi çoğu çevrede gerçekten de ciddi tepkiler yaratmıştır. Önce şunun altını özenle çizmek isterim. Dersim coğrafyasında yaşanan olay, insanlık dramıdır. Bu bölgede yaşayan insanlar o dönemin acılarını, o dönemin kaybolan hayatlarını, o dönemin ağıtlarını dinleyerek bugünlere geldiler.”[2]
KILIÇDAROĞLU, o dönemde yapılan çok ciddi insanlıkla bağdaşmayan olaylar olduğunu, bu olayları getirip günümüzde terör örgütüyle mücadelenin bir unsuruymuş, benzeriymiş gibi kullanmanın doğru olmadığını anlattı…
161 üyeli Sosyalist Enternasyonel’in 24. Kongresi Güney Afrika’da yapıldı ve bu kongreye bölücü Seyit KILIÇDAROĞLU da katıldı. Sosyalist Enternasyonel’in 24. Kongresi; “Barış, sürdürülebilirlik ve işbirliği” başlıklı yayınladığı bildiride, sömürgecilerin Türkiye’yi bölme amaçlı kullandıkları PKK’ya karşı verilen mücadeleyi; İsrail-Filistin sorununa benzettiler ve çözüm için BM ve uluslararası kuruluşlarla çok taraflı çalışmak gerektiğini yazdılar. Hezeyanlarla dolu bu bildiriyi, bölücü CHP’liler itiraz edip düzelteceklerine imzalamayı seçtiler…
Jeopolitik bir gerçek olarak, dünyanın her noktası yalnız kendine özgü şartlar barındırır. Birindeki şartlarla diğerini yorumlamak bilim dışıdır. İngiltere’deki IRA; İspanya’daki ETA; İsrail-Filistin sorunu ve Türkiye’deki PKK’nın birbirleriyle hiçbir benzer yanı yoktur. Benzetmeyle bilim yapılmaz; bilime konu olan nesneyi, bizzat kendi şartlarında inceleyip değerlendirmek zorunludur. Sömürgecilerin denetimindeki Enternasyolistlerin bu çarpıtmaları da, ülkemizde uygulanan psikolojik operasyonun parçaları gibidir. 30 yılda 40 bin insanımızı öldürerek, toplumumuza, bıkkınlık ve yılgınlık duygularını yaşatmaya çalışan sömürgecilerin maşaları, ülkemizin milli çıkarlarını savunanları, çözümsüzlük yanlısı gibi göstererek hedef saptırmaktadır. Oysa yaşam; her varlık için sorundur ve yalnız ölülerin sorunu olmaz. Türkiye, varlığını devam ettirmek istiyorsa; sömürgecilerin ürettiği ve üreteceği her soruna hazır ve devamlı mücadele eder durumda olmalıdır. Evet biz; tavizler verilerek sorunların çözülmesini değil, o sorunu üretenlerle, ısrarla, aralıksız mücadele edilmesini istiyoruz. Gerçek lider ülke; yorgunluk belirtisi göstermeden mücadele eder. Hem gelecekte, PKK sorunu bitirilmiş gibi yapılsa bile; AB-D tarafından başka sorunlar başlatılacak. Yani; 7 Ağustos 2003 yılında Amerika Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın Washington Post’ta yazdığı gibi, AB-D’nin asıl hedefi, bölgemizde (23 ülkede) rejim ve sınırların değiştirilmesidir. Bu gerçeklerden hareketle; AB-D’nin, PKK ve benzeri aparatlarıyla bölgede oluşturduğu istikrarsızlıkları ortadan kaldırıp; bölgeye kendi düzenimizi vermek istiyorsak; AB-D’yi ve tüm aparatlarını bölgeden temizlemeliyiz…
Bölücülükte AKP’yle yarışta hızını alamayan CHP; hazırladığı 224 sayfalık, “Toplumsal Barışı Demokrasi ile Güvence Altına Almak” başlıklı müsveddede “Dersim arşivlerinin açılması”nı istedi. İyi de, hangi Dersim arşivi? Dersimle ilgili gizli, saklı bir şey yok ki; her şey zaten ortada; belgeler açık, araştırmacılar kitaplarını yazdı. Sanki kimsenin bilmediği bir şey varmış ve geçmişi eşeleyerek bunun ortaya çıkarılması gerekiyormuş gibi, bilime aykırı şekilde olaya gizemli süsü de vererek bölücü CHP’nin AKP gibi sinek kanadından yağ çıkarmaya çalışması kendilerini gülünç duruma düşürüyor doğrusu. Yine aynı raporda CHP, sanki bölücü AKP yapmıyormuş gibi; yer adlarının da değiştirilmesini istedi…
2014 yılında yapılan kongrede; CHP’liler genelbaşkanı değiştirip bölücü Seyit KILIÇDAROĞLU’undan kurtulacağız hayaliyle avundular ancak kongrede bölücü KILIÇDAROĞLU’nun tekrar seçilmesiyle beklentilerinin boş olduğunu gördüler…
Sömürgecilik denilen insanlık düşmanı en şiddetli zulüm, çıkarlar ilişkisinden oluşur. Değişik toplumlardan, soylardan ve dinlerden insanların çıkar birlikteliği ilişkileriyle bir araya getirildiği bu tezgâhın tepesinde dünyanın en zengin 300 kişisi bulunur. En tepedeki yaklaşık 300 kişinin; uluslararası resmi-gayr-i resmi kuruluşlarıyla teşkilatlandırıp sömürgeci tezgâhta bir araya getirilen kişiler; sadece kendi maddi durum ve konumlarını yükseltmek için insanlığı satarlar. Bireysel çıkarlarıyla sömürgeciliğe alt taraftan bağlanan kişiler, bulundukları toplumlarda, çıkarı olmayan cahil kitleleri etkilemek, şaşırtmak veya yanlış yönlendirmek için; din, milliyetçilik, vatan ve benzeri tüm değerleri işe yaradığı ölçüde kullanırlar. Burada, din, milliyet ve vatanın değer olup olmadığını tartışmak şöyle dursun; asıl bu kötüye kullanımı tartışmamız gerekir. Yani bu değerler olmasa, başka değerler olacak ve bu kez o değerler sömürgeci tezgâhın aparatları tarafından kullanılacak. Dolayısıyla, hem insanlığa karşı herhangi bir değeri kullanmak suç olduğu gibi, hem de cahil kitlelerin bilgisizlikleriyle bu kullanıma izin vermeleri asıl suç ve yanlıştır…
Çıkar birlikteliği ilişkilerinin bir araya getirdiği bu kişilerin oluşturduğu sömürgeci piramit; yukarı çıktıkça kişilerin sayısı azalıp kazançları çoğalırken; aşağı doğru inilirken de tersi olur. Bunu şöyle de özetleyebiliriz: Yaklaşık 300 kişiden oluşan ve hiç değişmeyen en tepedeki kişilerin, trilyon dolarlık servetleri bulunur; daha aşağıda ve sayısı 6000 (altı bin) kişiden oluşan ikinci sınıfın milyar dolarlık servetleri bulunur; daha aşağıda yani üçüncü sınıfta yer alan 130 bin kişinin ise milyon dolarlık servetleri vardır. Bu çıkar ilişkisine bağlanan ve zemininde yer alan en alttaki yaklaşık 2 milyon 4 yüz bin kişinin de 100 bin dolar üzerinde yıllık gelirleri olur. Neredeyse toplamda 3 milyon kişiden oluşmayan ve çıkar birlikteliğiyle birbirine bağlanan sömürgeci tezgâhın bu elemanları, 7 milyar insanlığa karşı mücadele ederler…
Sömürgeciliğin amacı devamlı kâr güdüsüdür; bu amacı gerçekleştirebilmek için de, kullandıkları kurum ve kişileri, uygun yer ve zamanda yenileriyle değiştirerek sömürgeciliği sürekli yaşatmaktır. Siz bir kişinin kullanıldığını veya bir kuruma sızılıp sömürgeciliğe hizmet ettiğini fark ettiğiniz anda; aslında ölü bir cesetle uğraşmış oluyorsunuz. Çünkü sömürgecilik, bir şeytan gibi o cesetten çıkmış; sizin bilmediğiniz bir başka bedene girmiştir. Böylece siz, hep geride kalan tortularla oyalanıp zaman kaybedersiniz. Sömürgecilik de, zarar görmeden, insanlığa karşı işleyişini ve yaşamını devam ettirir…
Ayrıca, Amerika veya Avrupa’daki devletlerin çökmesi insanlığın kurtuluşu veya sömürgeciliğin sonu olmaz. Çünkü devlet, bir düşüncenin teşkilatlandırılmasıdır. Bu devletlerden biri veya birkaçı çökse bile; sömürgeci sermaye sahipleri, sağlayacakları finansla anında bir başka teşkilatlanmayı kurarlar. Dolayısıyla, insanlığın kurtuluşu için yıkılması gereken devletler değil sermayeyi ellerinde bulunduran ve devletleri, kurumları ve kişileri sömürü düzeninde bir aygıt gibi kullananların saltanatıdır. Siz, bunların varlıklarına el koymadıkça; devletleri yıksanız ne olur? Bunlar, sahip oldukları sermayeyle başka başka devletler kurarlar ve insanlık yeni bir baş belasıyla karşı karşıya kalır. Bu nedenle, her Türk Milliyetçisinin ilk hedefi; kudurmuşların kasalarıdır. Oraya para akışını durdurup tersine akışı gerçekleştirmeliyiz…
İnsanlık için, önce savaş verip dünyada kurtarılmış bir bölge (tam bağımsız bir devlet) oluşturmalı; buraya hiçbir şekilde sömürgecilik, asla girememeli. Sonra iyi bir istihbarat ağı ile dünyadaki, altın-para ve her türlü değerli varlığın bulunduğu kasalarının haritadaki yeri belirlenmeli ve en sonunda güçlü bir orduyla bu varlıkların bulunduğu yerlere saldırılıp ele geçirilmeli…
Sömürgecilik, dünyadaki 100’den fazla ülkede[3] ellerinin altında tuttukları kukla iktidarlarla; çok geniş bir tezgâhı insanlığa karşı etkin çalıştırıyorlar. İktidarı henüz ele geçiremedikleri ülkelerde de, muhalifleri destekleyerek (üstelik bu muhalifler, hukuki çerçevede siyaset değil; çoğunlukla silahlı terör grupları oluyor) sızdıkları bu ülkelere kısmî etkide bulunuyorlar. Ülkemizde ise, hem iktidarı hem muhalefeti ellerinin altında tutan sömürgecilik[4]; ortaklığı bulunan medya patronlarının yayın organlarıyla, en fazla yararlanabilecekleri kukla elemanları parlatıyorlar. KILIÇDAROĞLU’nun Uğur DÜNDAR’la dürüst, yolsuzluklarla mücadele eden adam oyunlarını hatırlayın. Bu nedenle, sermaye medyasında sesi çok çıkarttırılan adamlara veya kısık sesle konuşturulan güzel ciddi kadınlara hiçbir zaman güvenilmemeli…
18 Ağustos 2014 tarihinde, CHP grup başkan vekilliğinden istifa ederek genelbaşkanlığa adaylığını mecliste düzenlediği basın toplantısında açıklayan Muharrem İNCE şu ifadeleri kullandı: “adalet sistemi sağlıklı bir biçimde işletilememiştir. Geldiğimiz bu noktada, acil politikalar şunlar olmalıdır; özgürlükçü bir demokrasiye ulaşmak, toplumsal mutabakat sağlamak ve yeni bir anayasa yapmak”[5]
Ya! Değerli okur, ağızdaki baklayı gördünüz mü? Adalet sistemi sağlıklı bir biçimde işletilememişmiş. Oysa İNCE’nin dediği gibi; işletilememiş değil; işletilmedi. Yani İNCE, AKP’nin kasıtlı, hain uygulamalarına; yapamadı, masum maskesi takıyor ve devamında yeni bir anayasa diye ekliyor. Biliyoruz ki bu anayasa, sömürgecilerin PKK üzerinden dayattıkları; Güneydoğu Anadolu bölgemizi kiralık tetikçi çete başı Yahudi BARZANİ’nin[6] yönettiği Irak’ın kuzeyiyle birleştirecek ve Türkiye Cumhuriyeti’nin birlikçi (üniter) devlet yapısını dağıtacak; bölücü (federasyon) bir anayasadır…
Daha önce; 23 Mayıs 2012 tarihinde mecliste verdiği “partiler, Türkçe dışında bir dille propaganda yapabilmeli”[7] önergesiyle Muharrem İNCE’nin birlikçi (üniter) devlet yapısına karşı olduğu ve bölücü olduğu ortaya çıktıydı. Aynı Muharrem İNCE, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında da yaptığı bir konuşmada, bölücü Selahattin DEMİRTAŞ için: “Cumhurbaşkanlığı sürecinde DEMİRTAŞ’ın açıklamaları pek çok solcunun, sosyalistin yüreğinde yer edindi. Çıkışlarının barışa katkısı olmuştur, kendisini kutluyorum. Demirtaş’ın benim köyümdeki köylüyü gülümsettiğini gördüm. Şimdi sıra bizde.”[8] İfadelerini kullandı. Demek sıra İNCE’de veya yeni CHP yönetiminde; onlar da bölücüleri güldürmeli. Ama CHP’nin bölücüleri güldürmesi, öyle esprilerle olmayacak; aynen AKP gibi, bölücü yasal şekillendirmelerle olacak tabii ki. Ayrıca birilerinin iddia ettiği gibi Muharrem İNCE çok milliyse; sömürgecilerin Türkiye’nin başına atadığı Ekmeleddin’e Cumhurbaşkanlığı adaylığı için neden imza verdi?
Deniz KAÇAĞAN
Kaynak:
[1] https://www.facebook.com/video.php?v=694731023907328
[2] 22 Şubat 2014 tarihli Milli Gazete
[3] Richard OUETZEN – From Crisis to Cooperation Turkey’s Relations with Washington and NATO; The Washington Institute for Near East Policy; Number 12; June 2012
[4] http://www.radikal.com.tr/politika/kilicdaroglu_oymen_geregini_yapmali-964636
[5] https://www.facebook.com/video.php?v=725241560856274
[6] Tarih ve Düşünce dergisi; Şubat 2003; sayı 36; sayfa 31
[7] http://arsiv.gercekgundem.com/?p=460822
[8] http://t24.com.tr/haber/demirtasin-benim-koylumu-gulumsettigini-gordum-chp-lideri-de-kurt-genclerini-gulumsetmeli,268199
http://www.ilk-kursun.com/haber/220495/deniz-kacagan-somurgeciligin-genis-tezgahi/